1. Anasayfa
  2. Şenkaya Haberleri

Şenkaya İlçesi

Şenkaya İlçesi
Şenkaya İLçesi
0

Şenkaya İlçesi’nin Tarihi   

 Şenkaya İlçesi’nin Kurucusu  Yapılan çalışmalar ve araştırmalar Şenkaya İlçesi ve çevresinin çok eski tarihlerden itibaren iskan olunduğu, farklı devlet ve uygarlığın hakimiyet sahası içerisinde yer aldığı ya da bunlara ait çeşitli hareketliliklerden etkilendiğini ortaya koymaktadır. Bölgemizde bulunan çeşitli tarihi eserler ve ele geçirilen arkeolojik bulgular bu etkileri göstermesi bakımından önem taşımaktadır. 

                 Ne var ki, bölge ile ilgili gerçekçi bir araştırmanın yapılmamış olması, burada bulunan çok önemli tarihi eserlerin kaderine terkedilmiş olması, hatta bir çok yerde hakkında doğru dürüst bir bilginin yer almaması bizler için utanç verici bir tablo olduğu kadar, bölgeye yönelik ilgisizliğinde bir belgesi niteliğindedir.  

                 İlk dönemlerde Urartular’ın etki sahası içerisinde kalan ilçemiz daha sonraları Sakalar’ın bir kolu olan Taolar’ın yurdu olmuş, V. Yy da Kartli istilası ile Gürcistan sülalelerinin eline geçmiştir. Daha sonraki dönemlerde sırasıyla Kimmerler, Medler, Selefküsler, Arsaklı hakimiyeti altında kalacak ve Dayk Eyaleti sınırları içerisinde yer alacaktır. Roma, Sasani, Gürcü-Bizans çatışmalarında ise sık sık el değiştiren yerleşim alanlarında biri olacaktır ki zaman zaman elde edilen arkeolojik bulgular bu bilgileri doğrular niteliktedir. 

                 Şenkaya İlçesi ve çevresi Hz Osman döneminde Habib Bin Mesleme komutasında ki İslam ordularının Erzurum’a ulaşmasıyla İslam devleti ile tanışır. 1015 li yıllardan sonra 1071 e kadar doğudan gelen Türk akınlarına sahne olan Doğu Anadolu ve Erzurum gibi ilçemiz ve çevresi de bu hareketlilikten etkilenecektir. Selçuklu hakimiyetine girecek olan Şenkaya İlçesi zamanla Saltuklular, Erzurum Selçukluları, kısa bir süre İlhanlılar, Timur, Karakoyunlu ve Akkoyunlu devletleri, Şah İsmail ve Kıpçaklı Atabekler idaresi altında kalmıştır.

                  Şenkaya İlçesi’nin Osmanlı hakimiyetine geçişi, günümüzde hemen her kaynakta yazıldığı ve birbirinin tekrarı bir yanlış şeklinde devam eden bilgilerde yer aldığı gibi Yavuz Sultan Selim döneminde değil, 1536-37 yıllarında Kanuni Sultan Süleyman döneminde olacaktır. Bu tarihten sonra Bardız merkez olmak üzere bir sancak ihtiva edilecek ve Erzurum Beylerbeyliği’ne bağlanacaktır.

          Osmanlı Devleti döneminde tarihi süreçte farklı sancak ve eyaletler içerisinde yer alacak hatta bir ara İran ile yapılan bir sınır tahsisinde önemli bir kısmı İran hududunda kalacak olan Şenkaya İlçesi, halk arsında 93 Harbi olarak da bilinen 1877-78 Osmanlı Rus Harbi sonrasında Evliye-i Selase içerisine alınarak savaş tazminatı olarak Ruslar’a bırakılacaktır. Her biri birbirinden zor geçen ve Rusların Oblast dedikleri idare içerisinde yaşanan esaret dolu kırk yıl boyunca çok sayıda insan bölgeden Anadolu içlerine göç edecektir. 

                  1800 lü yılların sonuna doğru sömürgeci batı tezgahında hazırlanan ve servise sunulan azınlık hareketleri ve isyanları Osmanlı İmparatorluğu’nda etkisini gösterecek ve bu hareketliliklerden Şenkaya İlçesi ve çevresi de nasibini alacaktır. Osmanlı Devleti’nin kaçınılmaz bir son olarak girdiği I. Dünya Savaşı içerisinde açılan Kafkas Cephesi ve Sarıkamış Harekatı esnasında Şenkaya ve köyleri, askeri harekat ve savaş alanı olacak, tarihin ender gördüğü bir drama bizzat şahitlik edecek, bu savaşta kaybettiğimiz binlerce vatan evladının da ebedi istirahatgahı olacaktır.

Yaşanan Sarıkamış felaketi ve ardından gelen Rus işgali ve ilerleyişinden sonra Şenkaya İlçesi ve köyleri batı devletleri ve Rusya’nın ayaklandırdığı ermeni çetelerinin gerçekleştirdiği katliamlara sahne olacaktır. Genç-yaşlı, kadın -erkek, çoluk- çocuk çok sayıda vatandaşını şehit verecektir.

Nüsünk, Göreşken, Zakim, Çermik, Bardız,Nazırvans, Ersinek,Penek,Gosor, Zadgerek,Mışıh, Eznos, Pertuvan,iğdeli, Zuvart, Barik, Eğitkom, Vağaver, Vartanut,Kürkçü,Posik, Kerkilik, Hekesor,Baklaya…vs diğer köylerimizde çok sayıda insan ya Ermeniler tarafında katledilecek ya da Ruslar tarafından sürgüne gönderilecektir. Bu şekilde sadece Bardız’dan 193 kişi Sibirya içlerine sürgüne gönderilecektir. Yaşananlar ile ilgili Başbakanlık Osmanlı Arşiv kayıtları elimizde olup bu bilgileri daha tafsilatlı bir şekilde doğrular niteliktedir.

                Bölgede yaşananlar, yöre halkının bağımsızlık yolunda teşkilatlanmalara sevk edecektir. 1917 yılının sonuna doğru Bakü İslam Cemiyeti Hayriyesi’nin bir şubesi olarak Oltu İslam Komitesi kurulacaktır. Kurucuları içerisinde Başta Hüseyin KÖYCÜ olmak üzere Molla Bilal’inde bulunduğu cemiyet bölgede önemli çalışmalar yürütecektir. Hüseyin Köycü ve Molla Bilal’in liderliğini yürüttükleri ve içerisinde bir kısmının ismini bildiğimiz Şenkaya İlçesi, Bardız, Zakim, Ersinek…vs diğer bir çok köyden ileri gelenlerin oluşturduğu milis kuvvetleri ile bölge halkının ermeni katliamlarına karşı korunması adına olağanüstü gayret gösterilmiş katliam ve faciaların daha büyük olması engellenmiştir.

                  Ruslar’ın imzaladıkları antlaşma gereği çekilmeye başlamasıyla oluşan boşluktan istifade eden Ermenilerin oluşturdukları teşkilatlar ile Müslüman Türk halkına karşı başlattıkları kıyım ve terör artık dayanılmaz hale gelmeye başlamıştı.

Şenkaya İlçesi’nin Kurucusu 

20 Şubat 1895’de Örtülü Köyü’nde doğdu (şu anda Erzurum İli’ne bağlı Şenkaya İlçesi). Babası din alimi ve halk ozanı Hıfzı Efendi, devrin ünlü ozanları olan Sümmani ve Şenliği ile aynı meclislerde bulunmuştur. Küçük Hüseyin 12 yaşına geldiğinde Kuran’ı hafzetmiş, Arapça ve Farsça’yı bilen, babası gibi şiirler yazan  bir çocuktu. Bu arada tarih, coğrafya, edebi, içtimai ve iktisadi konularda kendini geliştirmesi için kitaplar getiriliyor, adeta özel bir öğrenim görüyordu.17 yaşında yörenin en büyük köylerinden olan Örtülü Köyü’ne muhtar seçildi. Köy odasında halkı eğitmek  için  öğrendiği bilgileri onlara aktarıyordu. Ülkemizin işgal altında  bulunduğu yıllarda halkın milli şuurunu tetikleyen şiirler yazıyordu.  1916 yılında yazdığı islam destanını, köyün gençleri  yardımıyla çoğaltarak etrafa yaymaya çalışıyordu. Oltu ve havailisinde düşmana karşı örgütlenme çalışmalarının tamamında Örtülü Köyü’nden Hüseyin  Efendi (Hüseyin Sırrı) başta geliyordu.  

1917’de Oltu Gizli İslam Cemiyeti’nin kuruluşunda yer aldı. Kosor (Akşar Nahiyesi) ve Örtülü teşkilatlarını kurdu.   

1918’de Oltu’nun kurtuluşunda önemli rol aynadı ve Kosor Nahiye Müdürlüğü görevine tayin edildi. Aynı yıl Kars’ta milli müdafaa teşkilatı olarak kurulan; Milli İslam Şurası kurucu üyesi oldu.  

1919’da Cenubi Garbi Kafkas Cumhuriyeti kurucu üyesi, Oltu Milltvekili ve Meclis  İdare Amiri  seçildi. Aynı yıl Allahuekber Cephesi komutanlığı da Hüseyin Sırrı Efendi’ye verildi. Bu hükumetin ingilizler  tarafından dağıtılmasından sonra Oltu Serbest Gençler Teşkilatı’nı kurdu ve başkanı oldu. İkinci Oltu şurası üyeliğine seçildi.  

1920’de Oltu İslam Terakkiperver Cemiyeti’nin kurucusu ve umumi katibi oldu. Bu yıllarda Kâzım Karabekir Paşa’nın Kars’ta çıkardığı haftalık Varlık Dergisi’nde makaleler yazmaya başladı.  

1920’de TBMM’de kurulması ve Atatürk’ün ışığının bütün yurdumuzu aydınlatmasından ve Anadolu’muzun düşman işgalinden kurtulmasından sonra Hüseyin Efendi kendisini ölümsüzleştiren eserlerini vermeye başladı,  

Önce köylünün eğitiminden başladı ve bu yıllarda köye öğretmen getirip, gençleri eğitmek için hususi mektep kurdu. Savaş bize toplu olarak bilgi dairesinde çalışmamızın gerekliliğini öğretti diyordu..  

1925’te Oltu İlçesi İdare Heyeti Üyesi ve 17 sene müddetle Erzurum İl Genel Meclisi üyeliğinde bulundu. Bu dönemde  yaptığı çalışmalar ve cesaretinin  örnek anekdotları dillerde dolaşmaya başlamıştı.  

1928’de köyde halka açık şirket ve kooperatif kuruyordu. Çevre ilçeler halkınında şirketten hisse almalarını  sağlıyordu.  

1929 yılında Örtülü ve havalisine örnek  olursam  bu  çalışmalar ülkemizin bir çok yöresin de emsal teşkil eder diyerek, adına Sarı Karton  Projesi dediği  Kalkınma Planını kaleme aldı. Yani  zihin haritama metodunu geliştiren İngiliz bilim adamı Tony Bousan’dan tam  34 yıl önce. Bu planı bugün inceleyen  bilim adamları,  öncelikle  bu kişinin eğitimini soruyorlar. Kendini geliştirme için devamlı okuyan, okuduğunu iyi anlayan ve  o bilgileri çevresinin kalkınması için kullanan kişi diye cevap verince hayretlerini gizliyemirlar. Yine  1920’li yıllarda köyüne imece usuliyle ilkokul  yaptırarak eğitim seferberliği başlatıyor. Haydi kızlar okula, baba beni okula gönder gibi çalışmaları daha  o yıllarda yapan Köycü, kalkınma planında yazdığı aktiviteleri harekete geçirerek köyünü ilçe yapma yolunda hızla mesafe kaydediyordu.  

1930’lu yıllarda eğitici ve öğretici tiyatro eserleri yazıp sahneye koyarak çevre ilçelerde turne düzenliyordu. Evini vererek ortaokul açılması yönünde  çalışmalara başlıyordu   

1932 yılında Erzurum  Halk Evi Köycülük Şubesi Başkanı olan Köycü, kalkınmanın köyden başlamasının yılmaz savunucusu olduğundan, 1934’te soyadı kanunu çıkınca kendisine “Köycü“ soyadı veriliyor.  

Köyün ve yörenin ağaçlandırılmasına çok önem veriyordu. Bu maksatla tiyatro eserleri, makaleler, şiirler yazarak ağaçlandırma bayramları düzenler ve devlet yeşil yapraktır derdi.  

Başta  Gazi Mustafa Kemal olmak üzere TBMM üyelerine  mektuplar yazarak kanunlarımızda yapılmasını istediği değişme ve düzenlemeleri dile getirirdi. Yine  bu yıllarda 12 el sanatı dalında usta öğretmanler getirerek köy halkını kabiliyetlerine göre zanaata yönlendirir. Sergiler, pazar ve panayırlar ihdas eder.   

1946’da Örtülü Köyü ilçe olur ve “Şenkaya İlçesi” adını alır. Köycü uzun yıllar bu ilçenin belediye başkanlığını yapar.  

1950-55 yılları arasında Şenkaya İlçesi Gazetesi’ni çıkarır.  

1954’te bağımsız milletvekili adayı olur. 12 oyla seçimi kaybeder ama üzülmez “Benim asil görevim milletimi  mecanni avukatlığıdır…” diyerek çalışmalarını sürdürür.  

Maddi her imkanını köyü  için harcadığından  maddi sıkıntıların yanında şeker hastalığı da yakasını bırakmaz. Bacağı kesilir ama  yine boş durmaz, 1957 yılında Türkiye Ufak Partisi’ni kurar, genel merkezi il dışında olan ilk partidir ve amblemi  kurşun kalemdir.  

1958 yılında bacağına protez yaptırmak için  geldiği İstanbul da  31 Ocak günü hayata veda eder.  

Mezarı İstanbul Kozlu Mezarlğı’ndadır. Yurdun her tarafına yayılmış, daha yıllarca evvel okur- yazar  yüzdesi ile Türkiye sıralamasında en yukarıları işgal eden Şenkayalılar, Köycü için anma törenleri düzenler. İstanbul’da yaşayanlar bu anma törenlerini mezarı başında da gerçekleştirirler.

İlginizi Çekebilir

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir