1. Anasayfa
  2. Evliyalar

Erzurum Ilıca İlçesinde Yaşayan Evliyalar

Erzurum Ilıca İlçesinde Yaşayan Evliyalar
0

Ilıca’da Yaşayan Evliyaları

Erzurum Aziziye (Ilıca) İlçesinde Yaşayan Evliyalar
Erzurum Aziziye (Ilıca) İlçesinde Yaşayan Evliyalar

Erzurum Ilıca İlçesinde Yaşayan Evliyalar 1310 tarihli Vilayet Salnamesinde, bu kazanın doksan bir cami, mescid, sekiz tekye ve türbe, kırk üç medrese ve kırk bir kilise, manastır, bir hükümet konağı, elli dükkân ve mağaza iki fabrika, kırk beş han, yüz yirmi altı ambar dört yüz yirmi beş samanlık, altı fırın yüz otuz iki değirmen, on dink, yirmi dört bezirhane, yüz otuz iki çeşme, dört kebir kârgir köprü ve dokuz bin iki yüz seksen mera ve dokuz bin kadar arsa sekiz yüz yirmi sekiz bağçe, iki yüz on bir de kabristan vardır.

Erzurum Salnamede, kaza dâhilinde türbeleri mevcut bulunup bir ziyaret yeri olan Hüseyin Dede Ilıca Köyünde ve Tapduk Baba ile Yunus Emre Tuzcu Köyünde ve Ahmed Baba Künbet Köyünde ve Çobandede Köse Mehmed Köyü civarında ve Ümidim Baba Ümidim Köyünde vaki medfun bulunmakta olduğu kaydedilir. “Ermeniler en ziyade burada mezalim yapmışlar. Çoluk çocuk, kadın erkek, köyün ahalisinden birçoğunu öldürmüşler. Köyde bir tek nüfus bile kalmamış.”

Harabati Baba Türbesi

Harabati Baba’nın kabri ilçeye sekiz km. mesafede bulunan ve eski ismi Tikkir olan Çiğdemli köyündedir.
İbrahim Hakkı Hazretlerinin halifelerinden Erzurum Ilıcası yakınlarına defnedilmiş olan İbrahim Efendi’den söz edilir.
Tunç Ağaver. Vilâyet Sâlnâmelerine Göre Erzurum Vilâyeti (H.1310, 1317, 1318). Yüksek Lisans Tezi. Atatürk Üni. Erzurum. 2010 . İbrahim Efendi’nin Türkçe “Kitabi’l-nokta” ile “Vahdet-i Vücud” a dair bir risalesi vardır.

Asıl adı Abdulgani olan halk şairi Zikri (1874-1939), bugün Erzurum’un Oltu ilçesi’ne bağlı olan Çamlıbel (Ardos) köyünde doğmuştur. Şairin şiirlerinden hareketle onun dinî ve tasavvufi konuları aynı yoğunlukta ve iç içe geçmiş olarak ele aldığını söylemek mümkündür. Koşma biçimindeki şiirlerinde sade bir halk dili kullanmasına karşılık gazel ve murabbalarında Arapça ve Farsça kelimelerin, dinî ve tasavvufi kavramların yoğunlaştığı görülür.

Küçük yaşlarda köyünde dini öğrenime başlayan Zikri, hocasının referansıyla Erzurum’da Kurşunlu Medresesindeki öğrenimini tamamladıktan sonra Horasan ilçesine bağlı Sanamer köyünde imamlık görevine başlar. Kendi köyünden bir kızla evlenir. Sanamer’de imamlık yaptığı yıllarda o köyde oturan Rıfai şeyhi Hacı Ahmet Baba’ya intisap eder. Şeyhinin ölümünden sonra Rıfai geleneğinin temsilcisi olarak hayatını sürdürür ve öğrenciler yetiştirir. Birinci Dünya Savaşı yıllarında eşi ve oğlunun da aralarında bulunduğu on bir yakınının kısa aralıklarla ölümü, şairi derinden etkiler.

Sanamer köyünden ayrıldıktan sonra Ilıca- Canören, Aşkale-Küçükgeçit, Ilıca-Tebrizcik ve Ağaver, Erzurum- Merkez-Çiftlik köylerinde de imamlık yapar. 1935 yılının Mayıs ayında Ilıca-Beypınarı (Öznü) köyünde imamlık görevine başlar. Soyadı Kanununun ardından Oğuz soyadını alır. İlk eşinin ölümünden sonra iki kez daha evlenen ve bu evliliklerinden ikisi kız, üçü erkek olmak üzere beş çocuk sahibi olan Zikri, ilçeye 15 km. mesafede bulunan Beypınarı köyünde vefat eder.

Mezarın baş kısmında eski harflerle şunlar yazılıdır. Hüve’l-hayyü’l-baki Lailahe illallah Muhammedün resulullah El-merhumü’l-mağfur Narman’ın Ardos köyünden Tarikat-ı Rıfai hulefasından Öznü İmamı Şeyh Abdulgani Efendi’nin Ruhu için el-fatiha Ağustos Rumi 1355 Aynı taşın iç kısmında ise şu şiir yazılıdır: Müznib-i biçareyim derdime derman ey Huda Sen keremler kanısın etme lutfundan cüda Geçti dünya geldi uhra oldu can tenden cüda Kıl şefaat destgir ol ya Muhammed Ahmeda Der-i dergahına geldi bu Zikri kemter geda 1939 Kabrin kıbleye bakan yan taşına ise şu iki beyit kaydedilmiştir. Dilimde tevhidin ya RabBihamdillah bu ihsanaBu cism-i uryanım tozu Yol oldu vuslat-ı yare

İsmail Hakkı Efendi Türbesi

İsmail Hakkı Efendi (1875-1948), ilçeye beş km. mesafede bulunan ve eski ismi Karaz olan Kahramanlar köyünde dünyaya gelir. Annesi Hafız Mavi Hanım, babası Recep Efendidir. Babası sahibü’l hayrat bir zattır. Oğlunu iyi bir tahsil alması için Bayburtlu Müderris Hacı Cafer Efendiye teslim eder ve İsmail Hakkı Efendi on beş yıl boyunca Cafer Efendiden Kuran, Tecvit, Sarf, Nahiv, Mantık, Hadis, Tefsir ve Fıkıh dersleri yanında Farsça da görerek ilk icazetini alır. Müderris Cafer Efendinin Hasankale’ye müftü olarak gidişinden sonra, Hakkı Efendi daha sonra Erzurum Çukur Zeynel Medresesinde meşhur müderrislerden Yetim Hoca ismiyle anılan Mustafa Zihni Efendinin rahlesinde ikinci icazetini alır.

Yirmi iki yaşlarında iken pederi, İsmail Hakkı Efendiyi Yeşilyayla (Arzıtı) köyünden şehit Binbaşı İbrahim Bey’in kızı Halime Hanımla evlendirir. Bu izdivaçtan dört çocuğu olur. Oğulları Enver ve Muhittin Beyler, kızları Mülhime ve İlhame Hanım Efendilerdir. Muhittin Bey babasından sonra irşat makamına oturarak bu görevi ömrünün sonuna kadar devam ettirir. Kabri babasının kabri yanındadır.
Bir mürşidi kamil arama yolunda olan Hakkı Efendi, Kadiri Tarikatı Şettariye kolu halifesi ve aynı zamanda da dayısı olan emekli kolağası (kıdemli yüzbaşı) Ali Rıza Efendiye intisap etmiştir. Emekli Kolağası Ali Rıza Efendi bu yörelidir.

Cem olun bir yere eyleyin sohbet, . Erzurumlu sufi şair Osman Kemali Efendi de, Kolağası Ali Rıza Efendi ile tanışır ve sohbetlerine devam eder. O da Ali Rıza Efendiye intisap eder. Aynı ateşten İsmail Hakkı Efendi de nasiplenir. “Onunla gönlüm aradığını buldu. O gönlüme çeşme ruhuma selsebildi.”, der. Bu yolda pişen Hakkı Efendiye şeyhi uzun bir mektupla irşat vazifesi verir. Bu görev manzumesinden iki kıta, kısaca şöyledir.

O sohbetten bulun pek çok muhabbet, Muhabbet Maksuda götürür sizi, Vuslata erdirir bil cümlenizi. Hakkı Bey deyimli meclisin gülü, Sami’in deyimli anın bülbülü, Her ne kadar var ise ihvanı sefa, Hakkı beye eylesin anlar iktida. Hakkı Efendi ömrünün sonuna kadar, şeyhinden aldığı emri yerine getirmiş, Hakk’ın emirleri ve nehiylerinin neler olduğunu her sohbetinde halka işlemiştir. Neatül-İnsan ve Nuktatüs-sır isimli nesir eserleri ve manzum divanı mevcuttur. Hakkı Efendi Kahramanlar köyü mezarlığının güney-doğusunda medfundur. Mezarı kırmızı Kamber taşı denilen taşlardan yapılmış, baş ve ayak şahideleri yıpranmış, bazı yerleri kırık dökük olup, yazıları oldukça siliktir.

Erzurum’un yaklaşık 36 km. batısında, Erzurum – Kandilli – Aşkale eski yolu üzerinde, ana yoldan iki km. kadar kuzeydeki Alaca köyünde bulunan Alaca Camii, üzerinde yer alan kitabesi ve mimarisiyle, ahşap direkli camiler içerisinde önemli bir yere sahiptir Kitabeden anlaşıldığı üzere camiyi, Mezid oğlu Mustafa yaptırmıştır. Fakat Camiyi yaptırdığı 1699 tarihinden önce, bölgeye ne zaman geldiği, ne gibi bir işle meşgul olduğu, nerede vefat ettiği bilinmez. Mezid oğlu Mustafa’nın sülalesinden gelen kişiler günümüzde hala Alaca’da ve Erzurum’da yaşamaktadırlar.

İlginizi Çekebilir

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir